|
|
Sur' a Üfürüldüğü Gün
Yeryüzünde iman edenlerden kimse kalmadığı vakit kafirler üzerine sur üfürülür... Bunun için Allah-u Zülcelâl ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:
“Sur'a üfürüldüğü gün, Allah'ın diledikleri hariç, göklerde olanlar da yerde olanlar da korku içinde kalırlar. Hepsi Allah'a boyunları bükülmüş olarak gelirler.” (Neml: 87)
İmam-ı Gazali şöyle anlatmıştır: “İsrafil (A.S)'in birinci defa üflemesiyle dağlar hallaç pamuğu gibi dağılarak paramparça olup toz-duman halinde havada uçar. Denizler birbirine girip kaybolur, güneş ve ay kararıp dürülür, yıldızlar kararıp dökülür. Yerler uzayıp kısalır ve nihayet dümdüz hale gelecektir. Böylece bütün mahlukât helak olduktan sonra, yeryüzü kırk yıl ıssız ve harap olarak kalacaktır. Sonra Allah-u Zülcelâl: “Mülk bugün kimindir?” diye sorar. Cevap verecek kimse bulunmadığı için yine Allah-u Zülcelâl: “Son derece her şeye galib (kahredici) olan tek Allah'tır” diye cevap verir. Daha sonra: “Nerede o uluhiyet iddiasında bulunan cebbarlar? Nerede o, beni bırakıp da başkasına tapan münkirler?” buyurur.
Azrail (A.S) de O Gün Ölür
Ölüm meleği Azrail de kıyamette vakti gelince ölür ve hiç bir canlı varlık sağ kalmamış olur. Bunun üzerine Allah-u Zülcelal dünyaya şöyle seslenir: “Krallar ve prensler nerede? Zorbalar ve zorbaların evlatları nerede? Nimetlerimi yedikleri halde benden başkasına tapanlar nerede? Bugün mülk kimindir?" Bu soruya cevap verecek hiçbir canlı varlık bulunmadığı için ulu Allah kendi sorusunu bizzat kendisi cevaplandırarak “Bugün mülk, sadece tek ve kahredici Allah'a mahsustur.”
Arkasından Allah'ın emri üzerine gökyüzünden kırk yıl boyunca erkeklerin bel suyu cinsinden bir yağmur boşalır. Öyle ki, bu yağmurlar herşeyin üzerinde on iki dirsek boyu yüksekliğinde bir birikinti meydana getirir. Allah bu yağmurların etkisi ile tüm canlı varlıkları çayır-çimen yeşertir gibi yeşertiverir. Arkasından canlı varlıklar olgunlaşarak daha önceki gibi olurlar. Bir süre sonra Allah-u Zülcelal: “İsrafil ve Arş'ı taşıyan melekler dirilsin. ” buyurur.
Bunun üzerine Allah'ın emri ile İsrafil ve Arş'ı taşıyan melekler diriliverir. Arkasından İsrafil, Allah'ın emri ile Sur'u eline alıp ağzına götürür. Daha sonra Allah-u Zülcelal'in: “Cebrail ile Mikail dirilsin.” şeklindeki buyruğu üzerine Cebrail ve Mikail diriliverir.
Bu arada Allah-u Zülcelal'in çağrısı üzerine ruhlar huzuruna getirilir. O da onları Sur'un ağzına yerleştirir. Arkasından O'nun emri ile İsrafil canlıları yeniden diriltmek üzere Sur'a üfler. Bunun üzerine ruhlar, oğul veren kovandan boşanan arılar gibi, Sur'un ağzından çıkarak yer ile gök arasında her tarafa dağılıverir ve genizler yolu ile yeryüzündeki cesetlerine girerler.Daha sonra da cesetleri örten toprak yarılıverir.
Allah-u Zülcelal Cebrail'i, Mikail'i ve İsrafil'i diriltince onlar Hz. Peygamber (S.A.V)'in kabri başına varırlar. Yanlarında bir binek hayvanı ile birlikte cennet elbiseleri bulunur. Onlar yanına varınca Peygamber Efendimizi örten toprak yarılır. Peygamber Efendimiz (S.A.V), Cebrail'i görünce: “Ya Cebrail, bu gün ne gündür?” diye sorar. Cebrail de Peygamber Efendimize: “Bugün kıyamet günü, Hakke günü ve Karıa günüdür.” diye cevap verir. Peygamber Efendimiz Cebra'il'e: “Peki, Cenab-ı Allah, ümmetime ne yaptı?” diye sorar. Cebrail de Hz. Peygamber Efendimize: “Sana müjde, çünkü mezarı üzerindeki toprağı ilk yarılan kimse sensin.” diye cevap verir. Bir süre sonra, Allah İsrafil'e emir verir ve o da Sur'u üfler. O zaman bir de bakarsın ki, tüm canlılar ayağa dikilmiş bekliyorlar.
Bu ayet ve hadislerden anlaşıldığı üzere kıyamet aniden kopacaktır. Hadislerde de geçtiği gibi insan kumaş satınca kumaş topunu toplayamadan, havuzunu sıvadığında ondan su içemeden, hayvanından sağdığı sütü içemeden, ağzına götürdüğü lokmayı yutamadan kıyamet kopmaktadır.
İşte kıyamet böyle hemen aniden koptuğundan insanın buna kendisini hazırlaması lazımdır. Her an ben öleceğim diyerek hazırlanması, kendi ile Allah arasındaki durumu düzeltmesi lazımdır. İnsan kendini Allah'ın affına layık yapmak için, ölmeden önce daima Allah'ın istediği şekilde hareket etmelidir.
Allah-u Zülcelal'in emri ile İsrafil (A.S) Sûr'a üçüncü sefer üflediği zaman, insanlar dirilip kabirlerinden dışarıya çıkarlar. Bu esna da bazı insanlar şöyle derler:
“Vay halimize! Bu ceza günüdür. Bu inkar ettiğimiz hüküm günüdür.” (Saffat; 20-21),
“Ah keşke ölmüşken kökten yok olsaydık.” (Hakka; 27)
Bundan sonra tüm canlılar mahşer yerine çağrılırlar. O dehşetli günde herkes ameline göre mükafat veya ceza görür.
Unutmayalım! İnsanın dünyada yaşadığı hayatın her anının hesabını vereceği o büyük gün mutlaka gelecektir. Kıyamet günü, dünya hayatının hatta tüm kainatın son günüdür, ama aynı zamanda da ahiretteki sonsuz yaşamın başlangıcıdır.
O gün Allah'a ve karşılaşacakları bu güne inanmış olanlar cennette ağırlanırken, inkar edenler cehenneme sevkedileceklerdir. Ayet-i kerimede:
“Beni zikredin, bende sizi zikredeyim.” (Bakara; 152)
buyurulmuştur. Bizim O'nu zikretmemiz, dünyadayken O'nun emirlerine itaat edip, Salih amelleri işleyip günahlardan kaçınmamızdır. O'nun bizi zikretmesi ise, bu zor yerlerde imdadımıza gelmesi ve bizlere yardım etmesidir.
Her insan ahirette dünyada yapıp ettiklerinin karşılığını, haksızlığa uğratılmadan, tam olarak alacaktır. O halde akıllı bir insan gibi ahiretin kesin bir gerçek olduğunu düşünmeli, bu büyük gün için hazırlık yapmalıyız.
Anlatılanları sadece okumakla kalmamalı, kalp gözüyle görerek yaşamalıyız. Çünkü her şeyin üzerinde insanın en büyük kazancı kuşkusuz Allah'ın rızasıdır.
Seyda Muhammed Konyevi (K.S)
Nefsi, Nefsi!
O dehşetli günde, Allah-u Zülcelal herkesin hesabını görür ve bütün davaları hükme bağlar. Öyleki, boynuzsuz koyuna boynuzlu koyunda kalan hakkı verilir. Evet o gün öyle bir gündür ki, nice büyük peygamberler bile hayret içinde olduğu için kendi nefislerinin kurtuluşu için “nefsi, nefsi” diyecektir.
Melekler halka dönecek teker teker bütün insanları çağırararak: “Ey falan oğlu falan, hesaba gel” diyecekler. İşte o anda kalpler çarpmaya ve vücutlar titremeye başlayacak, akıllar yerinden oynayacak, hatta bazıları hesaba çekilmeden cehenneme girmeyi tercih edecekler. Keşke bu çirkin amellerimizle Allah-u Zülcelal’in huzuruna çıkmadan ve rezil olmadan doğrudan cehenneme gitsek, diyeceklerdir.
Hesap başlamadan önce Arş’ın nuru gözükecek ve yeryüzü bir nur ile parlayacaktır. O zaman herkes Allah-u Zülcelal’in hesap görmeye başladığını anlayacak ve yine herkes Allah-u Zülcelal’in kendisini gördüğünü ve yalnız kendisini hesaba çektiğini sanacaktır. Azamet ve Kibriya sahibi olan Allah-u Zülcelal o anda Cebrail (A.S)’e cehennemi getir buyuracak ve o da cehennemi getirecektir.
Cehennem kükreyecek ve insanlar üzerine kıvılcımlar saçmaya başlayacaktır. Herkes onun uğultusunu ve hışıltısını duyacaktır. saygılarımla
gizli_Alim
|
|
|