GİZLİ ALİM - EL EHAD

BANA_ULASIN
Nasihat
ŞAŞIRMAYA_Hazırmısınız
harun yahya hocamızın eserlerinden alıntılar
İSTANBUL.a Vaad Edilen
ŞEYTAN
Yüce.Allahı_Rüyada görmek
ALİMLER
AHİRETTEKİ SASILACAK ALEMLER
LEVH-İL-MAHFUZ_Nedir_???
NEFS VE AKIL
Cennet de ALLAHI GÖRMEK
BELGESELLER
büyüklerin Allahla konusmaları
Allah_Tealanın yakın olması
Allah_Teala akıl ve hayal ile anlasılamaz
Allah_Tealanın sıfatları
Alimlerin yüce_Allahı görmesi
Alemler_vehim mertebesinde yaratılmıslardır
Seytan Ademe neden secde etmedi_?
MİRAC_yükseliş
Melekler_ve Görevleri
Namazın kılımı Namazda okunan dualar Namaz videoları
RUH_Nedir ?
KABİR_AZABI
BOZUK_DİNLER
KIYAMETİN_10_BÜYÜK ALAMETİ
İBRET_VERİCİ VİDEOLAR
CENNET__???
BÜYÜK_ALİM
ALLAHIN_99 İSMİ Ve manaları
CEHENNEM
ESMA_ÜL HÜSNA TEZBİHAT
CİNLERİN ATASI_İBLSMİ_?
KARABASAN__NEDİR
DİKKAT_?_DUYURU
Masonluk ve siyonizim Nedir__?
ÖLÜM ANI ŞEYTAN GELİRMİ__?
HZ.Hızır.as._kimdir_?
DÜNYANIN YARATILISI__?
hz.Peygamberimizin_Şeytanla konusması
sigara ve içki günahmı_?
Esma.ül Hüsnadaki HAYY.Mucizesi
sual__?
kader_Nedir__?
sayaç
SEMUM ATEŞİ
yorumsuz
ŞEYTAN SİNSİ DÜSMAN
DÜNYADA KAC MÜSLÜMAN VE HIRISTİYAN VARDIR VE 73 FIRKANIN SIRRI NEY_?
COK GÜLMENİN ZARARI__?
KAİNATIN YARATILIŞ GAYESİ
rüyada allahı görmek mümkünmü
ALLAH IDRAK EDİLEBİLİNİRMİ
İLK İNSAN HZ.ADEM.AS
HZ.MEHDİ
KAFİR_?
BİR RİVAYET_?
cagımızın en büyük tehlikesi ZÜBBELİK
Gerçek İslam'a ve Tevhid'e Çağrı
klipli en güzzel ilahiler
dini videolar
Kull Hakkı
Kelam İlmi nedir ?
Bid,at nedir__?
Peygamber efendimizi rüyada görmek
uyan Türkiyem uyan ?
Resım galerısı
Esma-ul Husna ve Dualar
İste Azazilin yani iblis seytanın gercek gecmiş öyküsü
Hâfid__?
Şedidü'l-Mihal Ne Demektir?
__Bir Kulun Feryadı__
Serîu - Hâsibîn__?
Hizbullah GERCEGİ
Hamas Gercegi
El Fetih Gercegi
Baphomet Nedir__?
MAĞFİRET Nedir_?
Harun yahya hocamızdan Filistin zulmü İzleyin
SEYYIDÜ'L-ISTIĞFAR
Abdulkadir Geylani Hz.Belgesel
pKK nın Ruhu nasıl alınır
Seytanları kahr eden dua
Kıyamette günahkarlar kör olarak mı haşredilecek?
YüCe_Allahc.c Hazretlerinin en yüce ismi_İSM-İ Â'ZÂM,, _Duası_
MÜMiN iLE KAFiR bu film kacmaz
BİR Adamla BERBERİN HİKAYESİ
iblisin bazı isimleri
Sur' a Üfürüldüğü Gün
Türk İsmi Nerden Geldi_?
PEYGAMBERLER SİLSİLESİ
Kıyamet Günü GöLgelenecek Gençler
sahih hadıslerde DECCAL
GERCEK VE YALAN DÜNYALI_sOnMucize _
CERN DENEYİ VE BİG BANG
SİDRETÜL MÜNTEHA NEDİR ?
El-Müheymin
Ayet el Kûrsi
ŞEYTAN'dan İNSAN'lara MEKTUP ( Mutlaka Okuyun Ve Paylşaın
TESBİH_NAMAZI
FURKAN
TÖVBELER TÖVBESİ OLAN NASUH TÖVBESI
Hz. EYYUB (as)
GERÇEK MEHDİ’NİN__ALÂMETLERİ
onemlı bılgıler
HZ.SÜLEYMAN_AS_IN GERCEK YÜZÜGÜ
MESİH DECCAL NEREDE GİZLENİYOR_?
Kafir Devletlerin Bünyesinde Görev
okumalı
CUMA BAHSİ_VE KIYAMETIN KOPACAGI GUN BU İSİMDE
EL VaHİD
EL EHAD
Zaman Allah (c.c.) mıdır?
esma ul hüsna dan secılen ısımler
mucızeler
Mutlak olan ALLAH.C.C ün Ol EMRİ
SÎA mezhebi_____?
Nalet sebebi olarak Gaflet



 




                Esmâ-ül Hüsna (El - Ehad)

                                                                                   

el-Ehad, bir olan, bir tek olan; şebîh/benzeri ve nazîri/dengi olmayan, iki olma ihtimali bulunmayan, demektir.
İhlâs sûresi, Yüce Yaradanın kullarına sunduğu kimliktir bir anlamda. Manevî değerinin Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine denk olduğu belirtilen muhteşem âyetler
İhlâs sûresindedir.
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
İhlâs sûresini seviyorum diyen kişiye Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) muştusu şöyledir: “Söyleyin o kişiye, Allah da onu seviyor.” (Buhârî, Tevhîd,1;
Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 263; Nesâî, İftitah, 69.)
Hıcr sûresi (15), 21: “Her şeyin hazineleri yalnız Bizim yanımızdadır. Fakat Biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde indiririz (veririz).”
Her şeyin dizgini O Tek olanın elindedir!
Yaratılmış her şey; bileşimindeki atomdan, gezegenler sistemindeki en büyük galaksilere kadar her şey, o muhteşem dizaynlarındaki birlik ile “Ehad, Ehad”
diyerek, şahadette. Çekirdek etrafında bir yörüngede dönen atom, güneşi çekirdek ederek, onun etrafındaki yörüngede dönen dünya, görebilen gözlere,
hissedebilen kulaklara sevgiyle gülümseyerek, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Kâinat, tüm mevcudatındaki düzenle, bir fabrikanın çarkları gibi birbirine bağlı olayları ve bünyesindeki eşsiz denge ile “Ehad, Ehad” diyerek şahadette!
Yaprağıyla, sapıyla, nakışlı güzel yüzüyle, baharda açan her çiçek, bir çiçek formunda, binlerce değişik çiçek oluşuyla “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Ya insan... Ya insan dostlarım!
Sadece parmağına, 1 cm2’lik bir parmak boğumuna atılmış muhteşem bir imza olan “parmak izi”, Hz. Adem’den, kıyamete kadar gelecek insanoğlunun, her birinin
tek bir parmak formunda, sayısız parmak izleri ispatınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
İşte o parmak, her zerresi ile yaradanını zikrederken, bir an bile O’ndan gafil olmayan, hayatı, Kur’ân-ı Kerîm’in emirleri ile donatılmış bir hayat, ahlâkı,
Kur’ân ahlâkı olan, “nûr”u, bütün âlemlere nûr olan bir bedene ait ise dostlar, O parmak, kamere yöneldiğinde, ayın, “Beni işaret etti, Beni Rabbine delil
kıldı”, diyerek, cezbeye tutulup, ikiye ayrılması ile şahadette!
Koca bir taşın altında inleyen Bilâl’in (ra) bedeni, acılar çekerken, ruhu neler hissediyordu ki, atmosfere aşk çığlıkları gibi işlenen sesi, 14 asırdır, dün
söylenmişçesine “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her sene baharda bir renk cümbüşü ile yeniden doğan ve her kışta, bembeyaz bir kefene sarınarak ölüme koşan yüzüyle arz, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her an, ruhlar âleminden dünya âlemine alınıp, imtihan edileceklere kucak açan ve vazifesi tamamlanan kulların ruhlarını meleklere emanet edip, bedenlerini
bağrında saklayan toprak, akıl edip düşünene, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Zaman; “Asr’a and olsun ki”, denilerek Kur’ân-ı Azîmüş-şan’da üzerine yemin edilen zaman, minicik bir bebeğin saf, masum gülümseyişinden, yaşlı bir yüzdeki
derin çizgilere kadar iz bırakarak işleyen zaman, saniye saniye, dakika dakika yürüyerek günleri, yılları ve ömürleri tüketen zaman, gidişin O, tek olana
olduğunu hatırlatarak şahadette dostlarım!
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Samed’dir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
O, Yaratandır dostlar. Kimse, güneşi batıdan getiremez. Kimse, uzayda inanılmaz bir hızla genişleyen kâinatı durduramaz. Kimse, yeri ve gökleri tutamaz ve
hiç kimse, yoktan bir şeyi var edemez... Değil bir gözü; bir sinek kanadını bile var edemezler.
Hacc sûresi (22), 73: “Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınız bir araya gelseler, bir sinek
bile yaratamayacaklardır. Sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de âcizdir.”
Bir sinek bile, kanadı ile şahadette!
Dağlardan köpürerek, ağlayarak başını, hasretten taşlara çarpa çarpa aslına; denize koşan ırmak, damlaları sayısınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
O muhteşem avuçta taşlar da şahadette!
Bakara sûresi (2), 74: “...Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de
var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor...”
el-Ehad, bir olan, bir tek olan; şebîh/benzeri ve nazîri/dengi olmayan, iki olma ihtimali bulunmayan, demektir.
İhlâs sûresi, Yüce Yaradanın kullarına sunduğu kimliktir bir anlamda. Manevî değerinin Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine denk olduğu belirtilen muhteşem âyetler
İhlâs sûresindedir.
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
İhlâs sûresini seviyorum diyen kişiye Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) muştusu şöyledir: “Söyleyin o kişiye, Allah da onu seviyor.” (Buhârî, Tevhîd,1;
Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 263; Nesâî, İftitah, 69.)
Hıcr sûresi (15), 21: “Her şeyin hazineleri yalnız Bizim yanımızdadır. Fakat Biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde indiririz (veririz).”
Her şeyin dizgini O Tek olanın elindedir!
Yaratılmış her şey; bileşimindeki atomdan, gezegenler sistemindeki en büyük galaksilere kadar her şey, o muhteşem dizaynlarındaki birlik ile “Ehad, Ehad”
diyerek, şahadette. Çekirdek etrafında bir yörüngede dönen atom, güneşi çekirdek ederek, onun etrafındaki yörüngede dönen dünya, görebilen gözlere,
hissedebilen kulaklara sevgiyle gülümseyerek, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Kâinat, tüm mevcudatındaki düzenle, bir fabrikanın çarkları gibi birbirine bağlı olayları ve bünyesindeki eşsiz denge ile “Ehad, Ehad” diyerek şahadette!
Yaprağıyla, sapıyla, nakışlı güzel yüzüyle, baharda açan her çiçek, bir çiçek formunda, binlerce değişik çiçek oluşuyla “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Ya insan... Ya insan dostlarım!
Sadece parmağına, 1 cm2’lik bir parmak boğumuna atılmış muhteşem bir imza olan “parmak izi”, Hz. Adem’den, kıyamete kadar gelecek insanoğlunun, her birinin
tek bir parmak formunda, sayısız parmak izleri ispatınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
İşte o parmak, her zerresi ile yaradanını zikrederken, bir an bile O’ndan gafil olmayan, hayatı, Kur’ân-ı Kerîm’in emirleri ile donatılmış bir hayat, ahlâkı,
Kur’ân ahlâkı olan, “nûr”u, bütün âlemlere nûr olan bir bedene ait ise dostlar, O parmak, kamere yöneldiğinde, ayın, “Beni işaret etti, Beni Rabbine delil
kıldı”, diyerek, cezbeye tutulup, ikiye ayrılması ile şahadette!
Koca bir taşın altında inleyen Bilâl’in (ra) bedeni, acılar çekerken, ruhu neler hissediyordu ki, atmosfere aşk çığlıkları gibi işlenen sesi, 14 asırdır, dün
söylenmişçesine “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her sene baharda bir renk cümbüşü ile yeniden doğan ve her kışta, bembeyaz bir kefene sarınarak ölüme koşan yüzüyle arz, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her an, ruhlar âleminden dünya âlemine alınıp, imtihan edileceklere kucak açan ve vazifesi tamamlanan kulların ruhlarını meleklere emanet edip, bedenlerini
bağrında saklayan toprak, akıl edip düşünene, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Zaman; “Asr’a and olsun ki”, denilerek Kur’ân-ı Azîmüş-şan’da üzerine yemin edilen zaman, minicik bir bebeğin saf, masum gülümseyişinden, yaşlı bir yüzdeki
derin çizgilere kadar iz bırakarak işleyen zaman, saniye saniye, dakika dakika yürüyerek günleri, yılları ve ömürleri tüketen zaman, gidişin O, tek olana
olduğunu hatırlatarak şahadette dostlarım!
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Samed’dir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
O, Yaratandır dostlar. Kimse, güneşi batıdan getiremez. Kimse, uzayda inanılmaz bir hızla genişleyen kâinatı durduramaz. Kimse, yeri ve gökleri tutamaz ve
hiç kimse, yoktan bir şeyi var edemez... Değil bir gözü; bir sinek kanadını bile var edemezler.
Hacc sûresi (22), 73: “Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınız bir araya gelseler, bir sinek
bile yaratamayacaklardır. Sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de âcizdir.”
Bir sinek bile, kanadı ile şahadette!
Dağlardan köpürerek, ağlayarak başını, hasretten taşlara çarpa çarpa aslına; denize koşan ırmak, damlaları sayısınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
O muhteşem avuçta taşlar da şahadette!
Bakara sûresi (2), 74: “...Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de
var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor...”





el-Ehad, bir olan, bir tek olan; şebîh/benzeri ve nazîri/dengi olmayan, iki olma ihtimali bulunmayan, demektir.
İhlâs sûresi, Yüce Yaradanın kullarına sunduğu kimliktir bir anlamda. Manevî değerinin Kur’ân-ı Kerîm’in üçte birine denk olduğu belirtilen muhteşem âyetler
İhlâs sûresindedir.
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Sameddir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
İhlâs sûresini seviyorum diyen kişiye Sevgili Peygamberimizin (s.a.s.) muştusu şöyledir: “Söyleyin o kişiye, Allah da onu seviyor.” (Buhârî, Tevhîd,1;
Müslim, Salâtü’l-Müsâfirîn, 263; Nesâî, İftitah, 69.)
Hıcr sûresi (15), 21: “Her şeyin hazineleri yalnız Bizim yanımızdadır. Fakat Biz, onu ancak ihtiyaca göre, belli ölçülerde indiririz (veririz).”
Her şeyin dizgini O Tek olanın elindedir!
Yaratılmış her şey; bileşimindeki atomdan, gezegenler sistemindeki en büyük galaksilere kadar her şey, o muhteşem dizaynlarındaki birlik ile “Ehad, Ehad”
diyerek, şahadette. Çekirdek etrafında bir yörüngede dönen atom, güneşi çekirdek ederek, onun etrafındaki yörüngede dönen dünya, görebilen gözlere,
hissedebilen kulaklara sevgiyle gülümseyerek, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Kâinat, tüm mevcudatındaki düzenle, bir fabrikanın çarkları gibi birbirine bağlı olayları ve bünyesindeki eşsiz denge ile “Ehad, Ehad” diyerek şahadette!
Yaprağıyla, sapıyla, nakışlı güzel yüzüyle, baharda açan her çiçek, bir çiçek formunda, binlerce değişik çiçek oluşuyla “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Ya insan... Ya insan dostlarım!
Sadece parmağına, 1 cm2’lik bir parmak boğumuna atılmış muhteşem bir imza olan “parmak izi”, Hz. Adem’den, kıyamete kadar gelecek insanoğlunun, her birinin
tek bir parmak formunda, sayısız parmak izleri ispatınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
İşte o parmak, her zerresi ile yaradanını zikrederken, bir an bile O’ndan gafil olmayan, hayatı, Kur’ân-ı Kerîm’in emirleri ile donatılmış bir hayat, ahlâkı,
Kur’ân ahlâkı olan, “nûr”u, bütün âlemlere nûr olan bir bedene ait ise dostlar, O parmak, kamere yöneldiğinde, ayın, “Beni işaret etti, Beni Rabbine delil
kıldı”, diyerek, cezbeye tutulup, ikiye ayrılması ile şahadette!
Koca bir taşın altında inleyen Bilâl’in (ra) bedeni, acılar çekerken, ruhu neler hissediyordu ki, atmosfere aşk çığlıkları gibi işlenen sesi, 14 asırdır, dün
söylenmişçesine “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her sene baharda bir renk cümbüşü ile yeniden doğan ve her kışta, bembeyaz bir kefene sarınarak ölüme koşan yüzüyle arz, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Her an, ruhlar âleminden dünya âlemine alınıp, imtihan edileceklere kucak açan ve vazifesi tamamlanan kulların ruhlarını meleklere emanet edip, bedenlerini
bağrında saklayan toprak, akıl edip düşünene, “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
Zaman; “Asr’a and olsun ki”, denilerek Kur’ân-ı Azîmüş-şan’da üzerine yemin edilen zaman, minicik bir bebeğin saf, masum gülümseyişinden, yaşlı bir yüzdeki
derin çizgilere kadar iz bırakarak işleyen zaman, saniye saniye, dakika dakika yürüyerek günleri, yılları ve ömürleri tüketen zaman, gidişin O, tek olana
olduğunu hatırlatarak şahadette dostlarım!
“De ki; O, Allah’dır, bir tektir. Allah Samed’dir (Bütün varlıklar O’na muhtaç, fakat O, hiç bir şeye muhtaç değildir.) Doğurmadı ve doğurulmadı. Kimse de
O’nun dengi değildir.”  (İhlâs sûresi (112), 1-4.) 
O, Yaratandır dostlar. Kimse, güneşi batıdan getiremez. Kimse, uzayda inanılmaz bir hızla genişleyen kâinatı durduramaz. Kimse, yeri ve gökleri tutamaz ve
hiç kimse, yoktan bir şeyi var edemez... Değil bir gözü; bir sinek kanadını bile var edemezler.
Hacc sûresi (22), 73: “Ey insanlar! Bir misal verilmektedir, şimdi ona iyi kulak verin: Sizin Allah’ı bırakıp taptıklarınız bir araya gelseler, bir sinek
bile yaratamayacaklardır. Sinek onlardan bir şey kapsa onu kurtaramazlar. İsteyen de, istenen de âcizdir.”
Bir sinek bile, kanadı ile şahadette!
Dağlardan köpürerek, ağlayarak başını, hasretten taşlara çarpa çarpa aslına; denize koşan ırmak, damlaları sayısınca “Ehad, Ehad” diyerek, şahadette!
O muhteşem avuçta taşlar da şahadette!
Bakara sûresi (2), 74: “...Çünkü taşlardan öylesi var ki; içinden nehirler kaynıyor, yine öylesi var ki, çatlıyor da bağrından sular fışkırıyor, öylesi de
var ki, Allah korkusundan yerlerde yuvarlanıyor...”

 
 
Bugün 1 ziyaretçikişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol